Öncelikle kaliteli, natürel zeytinyağının üretiminde zeytin ağacının yetişmesi için birçok ideal koşulun bir arada bulunması gerekiyor. İkliminden, toprağın mineral bakımından zenginliğine, zeytinin toplanış şeklinden, zeytinin olgunluk derecesine ve hatta zeytinin toplandıktan sonraki bekleme süresine kadar pek çok faktör büyük önem arz ediyor. Bu nedenle zeytinyağı üretimi bu alanda uzmanlaşmış, deneyimli eller tarafından yapılmalı ve üretimin her aşaması kontrol edilmelidir.
Kaliteli zeytinyağını renginden, kokusundan ve tadından anlamak mümkündür.
Zeytinin hasat edilirken olgunluk derecesine bağlı olarak zeytinyağının rengi yeşilden sarıya kadar farklı tonlarda olabilir.
Duyusal olarak zeytinyağının kalitesini anlayabilmek için basit bir koklama bile bazen yeterli olabilmektedir. Hissedilen meyvemsi, taze çimen kokusu kaliteli zeytinyağının olmazsa olmazıdır. Rutubet, küf, çamur kokusu ve sirkemsi ekşi vb. yabancı tat içeren zeytinyağından uzak durulmalıdır.
Zeytin aslında bir meyvedir, zeytinyağı da aslında bir meyve suyudur. Zeytin meyvesinin içindeki antioksidan maddelerden dolayı tadı acıdır ve direkt olarak dalından toplanan zeytin bu nedenle yenilemez. Zeytinyağı sıkılırken bu maddeler yağa da intikal eder ve zeytinyağında acılığa sebep olur. Yani zeytinyağında hafif bir acılık olması doğaldır ve aslında çok faydalıdır.
Zeytinyağının renk, koku ve tadını aynı kalitede koruyabilmesi için koyu renkli cam yada paslanmaz metal ambalajda, üzerinde hava boşluğu olmayacak şekilde paketlenmesi ve güneş görmeyecek koşullarda depolanması gereklidir. Uygun depolama koşullarında saklanan zeytinyağı zamanla bozulmasa bile aroması azalır ve rengi açılır.
Sonuç olarak zeytinyağı değerli bir ürün olduğu için maalesef hileye açıktır, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetimlerde zeytinyağında tağşiş yapan firmaları zaman zaman açıklamaktadır. Bu sebeple sağlığınız için zeytinyağını güvenilir üreticilerden satın almanız gerektiğini unutmayınız!